DİĞER
“Saklı İnsan, Platonov’un yapıtlarını okumamış olanlar için onun edebiyatının ve düşüncelerinin belli başlı özellikleriyle tanışmak ve bu ikisinin nasıl bir bütün içinde birbirlerini etkileyerek var olduklarını ve birbirlerini var ettiklerini görmek için çok uygun bir kitap.”
"Genellikle edebi metinlerde, özellikle de öykülerde gerçekle gerçekdışının birbirine yaklaşması, iç içe geçmesi tekinsiz bir durum olarak çıkar karşımıza. Kızılırmak’ın metinlerinde öyle değil, daha yumuşak bir geçiş söz konusu sanki, geçilen yer de o kertede ürkütücü değil. Bunun nedeni anlatıcıların daha önce daha sert geçişler yapmış olmaları."
"Günümüzde tüketici ve taraftar arasında bir ayrım yapmak imkânsız hale gelmiştir. Artık meşale savaşı yaptığınızda bile kısmen Coca-Cola içiyor sayılırsınız. Destekçisi olduğunuz sektör milyarlarca doları reklam ve pazarlama giderlerine harcarken, siz lisanslı bir ürün satın alarak, Orta Amerika ve Asya’daki güvencesiz çalışma koşullarının, işyerindeki dayak ve tacizin finansörü haline gelirsiniz."
"Kızıl Urgan sadece şiir değildir: Tarihtir, sosyolojidir, güncel direniştir, ezen ve ezilen arasındaki ilişkidir, haksızlıklardır, anılardır, yaşanan onca baskının 20’li yaşlardaki genç bir şairin gözünden aktarımıdır."
Yazar, şair Gleb Şulpyakov’un yeni romanı Kızıl Gezegen'in Türkçe çevirisi, Çeviribilim Yayınları tarafından önümüzdeki günlerde basılıyor. Romanın ilk bölümünü Tadımlık olarak sunuyoruz.
“Bu kulağa komik gelebilir, çünkü kitap yapmak oldukça önemli bir şey, ama işimden çok fazla şey beklersem çok yaratıcı olmayacağını anladım. Yaratıcı olmak için biraz dikkatsiz, biraz serbest hareketli olmanız ve işlerin nasıl sonuçlanacağı konusunda çok fazla endişelenmemeniz gerektiğini keşfettim."
"Guattari politik davasından, dostlarından, yoldaşlarından, hastalarından, onu yiyip bitirmiş aşkından ve çevresini sarmış o toz dumandan ayırt edilemeyecek bir kabileydi zaten. Komünist tımarhane La Borde’da ağır psikotik vakalarla birlikte geçirdiği bir ömür boyunca dünyanın temelsizliğini anıştıran çatlakta saklı ürpertici şizofrenik gürültünün tekinsizliğini en derinden hissetmişti."
Yapıtsız Sanatçılar: Yapmamayı Yeğlerim, kronoloji ve somut yapıtlara dayalı bir sanat tarihi yazımını ve hatta sanat kanonunu tersyüz ediyor
Ülker İnce: Kitabın dilinin şöyle olduğunu, böyle olduğunu yazan eleştirmenler de oluyor. Onlara ne yapmak gerek bilmem. Hemen kulaklarından tutup ilkokula, ortaokula, liseye tekrar mı götürmek gerekir acaba?
Mehmet Said Aydın: Biz büyürken Sovyetler yıkıldı, şehre taşındık şehir değişti, sonra internet icat edildi, bilgisayar yaygınlaştı sonra telefonlar derken bizim bütün hayatımız...
Yazdıklarının yalnızca bir yönüne indirgeyemeyeceğimiz bir filozof olan Spinoza'nın düşüncesi, Sevinç Türkmen'in Aşkın Ontolojisi: Spinoza'yla Bir Yürüyüş kitabında Bento ile Maria'nın aşk ilişkisi içinde ete kemiğe bürünüyor...
Michelangelo Antonioni’nin İtalyan kimliği ve bu kimliğin faaliyet sahasının vazgeçilmez bir parçası hâlinde orada öylece gezinen Akdenizlilik, mimarî peyzaj depremlerine ziyâdesiyle duyarlı mekanik bir yörünge oluşturur...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık